hızlı çeki
kaybı, öksürük, tekrarlayan uca
ateş, çok
yorgunluk, uzun süren ishal, hafıza kaybı, depresyon escort kızlar mersin ve savayı
nörolojik rahatsızlıklarla özünü
anlaşılan
yapan
Hiv enfeksiyonun görülme sıklığı gün geçtikçe artıyor . Bağışıklık sisteminin zayıflamasına sebep olan bu virüs, çabuk
evrede tespit edilip mütenasip
tedaviye başlanırsa, Aids’e dönüşmesi engellenebiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Uzman Dr. çiğdem Erol, “1 Aralık Dünya Aids Günü”ne spesiyal
Hiv virüsünden korunma ve tanı yöntemlerini paylaştı. hiv virüsü Aids’e nasıl dönüşür? hiv, kişilerin bağışıklık sistemlerini zayıflatarak fırsatçı enfeksiyonlara açık nur
getirir. Aids, Hiv tarafından oluşturulan bir hastalıklar bütünüdür. Günümüzde sağaltma
olanaklarına ulaşamayan kişilerde Aids’e gidiş henüz
devamlı
görülürken, Hiv taşıdığı çabuk
dönemde tespit edilen ve mütenasip
anda
sağaltma
başlanan kişilerde bu hal
hayli
nadir görülür. Hiv, bulaştığı kişinin vücudunda yıllarca belirti vermeden kalabilir. Kişi eger
virüsü cinsi
yolla almışsa, ortalama 8-10 yıl baştan başa
herhangi
belirti araya
çıkmayabilir. Virüs kan yoluyla alınmışsa, alınan virüs miktarı henüz
çok
olduğundan, bu müddet
kısalarak 5 ay ile 2 yıl arasına
değişebilir. Kişi virüsü aldığı andan itibaren başkalarına bulaştırabilir. Sonuçta, birden aşırı
hastalık ve kanserin araya
çıkması ile Aids oluşur ve eger
tedaviye başlanmazsa hastalık ölümle sonuçlanır. hiv virüsü nasıl bulaşır? hiv’in en yaygın bulaşma şekli, kandonsuz
seksüel
ilişkidir. Her fotoğrafda
prezervatifsiz
seksüel
münasebet
ile Hiv ve öbür
cinsi
yolla bulaşan enfeksiyonlar, kişiden şahısa
geçebilir. Başka
Hiv kurulan
kan yahut
kan ürünlerinin nakli ya da doku ve organ nakilleriyle de bulaşma gerçekleşebilir. Ortak enjektör kullanımı ve Hiv pozitif kan ile kirlenmiş aletlerle kesici delici yaralanmalar da öbür
bir bulaşma yoludur. Bunların bu yüzden
sıra, Hiv gebelik süresince, doğurma
sırasında ve emzirme ile bebeğe geçebilir. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde bulaşma oranı %20-30 arasındadır. Yalnız
Hiv pozitif anne gebeliği süresince de sağaltma
görmeye takip
yapar
ve gerekli önlemler alınırsa virüsün bebeğe geçiş riski %0,5’in altına dek
düşürülebilir. Sosyal ilişkiler ise Hiv’in kişiden şahısa
bulaşmasına sebep olmaz. Dokunma, sarılma, el sıkışma ve Hiv taşıyıcısıyla bununla birlikte
şartda
bulunma virüsün bulaşma nedeni değildir. Zaten
bu kişilerle bununla birlikte
bardağı kullanmanın ya da ter ve tükürük kadar
fiziksel beden
salgılarıyla temas etmenin herhangi bir riski yoktur. hiv virüsünden korunmak nedeniyle
nelere ilgi
etmeliyiz? her seksüel
temasda
prezervatif
(prezervatif) kullanılmalıkan ürünlerinin kontrol edilmiş ve güvenli olanları transfer edilmeliortak enjektör (şırınga) kullanımından kaçınmalı Bebeğe geçişi önlemek göre
gebelik öncesi ve sırasında Hiv testi yaptırılmalıhiv pozitif annenin doğumunda gerekli önlemler alınmalıhiv pozitif anne bebeğini emzirmemeli erken tanı göre
ne dönem
test yaptırmak gerekir? hiv pozitif olup olmadığının anlaşılması nedeniyle
düzgün
anda
dürüst
Hiv testinin yaptırılması gerekir. Antikor testlerinin gerçek
sonuç vermesi nedeniyle
şüpheli temastan ardından
10-12 hafta beklemek gerekir. Fakat
hündür
riskli temaslarda hala
çabuk
tanı nedeniyle
2-3 hafta içerisinde antijen ve Pcr yöntemleriyle tanı konulabilir. Kandonsuz
her çeşitli
seksüel
ilişki, güvenli değil
kan alışverişi sonrası ve hamilelik öncesi Hiv testi yaptırılması tavsiye edilir.testler öncesinde, sırasında ve sonrasında kesinlikle
danışman hekim yardımı alınmalıdır. hiv virüsü vücuttan atılabilir mi? Aids hastalığının tedavisi olası
mü? hiv’i vücuttan büsbütün
atacak bir sağaltma
daha
bulunamadı. Dünya Hijenik
örgütü’nün (who) kronik hastalıklar listesinde olan Hiv, 1996’dan bu yana mevcut gelişmiş ilaç seçenekleriyle kontrol aşağıda
tutulabiliyor. Gerçek
anda
ilaç tedavisine başlayan Hiv pozitif kişiler, keyfiyetli
ve sağlam
bir yaşam sürdürebilir. Geç Hiv tanısı saha
ve Aids evresinde olan kişiler dahi ilaç tedavisine yanıt verebilir. Tedavideki amaç; virüs sayısını azaltarak bağışıklık sistemine verilen hasarı en aza indirmek, Cd4 hücrelerinin sayısını artırarak bağışıklık istemini güçlendirmek, yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini artırmak.